Home / 10.Sınıf Tarih / XVII. Yüzyılda Avrupa ve Asya’nın Durumu

XVII. Yüzyılda Avrupa ve Asya’nın Durumu

 Avrupa’nın Genel Durumu

XVII. yüzyılda Avrupa’da mutlak monarşi yönetimleri giderek güçlenmiştir. Haçlı Seferleri’nden sonra sürekli güç kaybeden feodalite, Almanya dışında etkisini yitirmiştir. Özellikle İngiltere ve Fransa’da krallar güçlerini artırarak yönetimde tek egemen güç haline gelmişlerdir.

Coğrafi Keşifler, Avrupalıların giderek zenginleşmesini sağlamıştır. Avrupa devletleri dünyanın bilinmeyen ve tanınmayan yerlerini keşfederek buraları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya başlamışlardır. Sömürgecilik adı verilen bu yeni düzen Avrupa devletleri arasında rekabete de yol açmıştır. İspanya ve Portekiz’in başlattığı sömürge yarışına İngiltere ve Fransa, iki güçlü rakip olarak katılmış, onları Hollanda takip etmiştir.

Avrupalılar, Coğrafi Keşifler yoluyla ticari alanda Osmanlı Devleti’ne bağımlı olmaktan kurtulmaya çalıştılar. Osmanlı Devleti’nin elindeki İpek ve Baharat yollarının yerine yeni ticaret yolları oluşturma ve uluslararası ticarette söz sahibi olma Avrupa devletlerinin temel politikalarından biri haline geldi.  Bu gelişmeler sonucunda;

  • İpek ve Baharat yollarının önemi azaldığından, Osmanlı Devleti’nin gelirleri azaldı.
  • Atlas Okyanusundaki limanlar (Londra, Marsilya, Amsterdam) önem kazandı ve bu okyanustaki ticari faaliyetler arttı.
  • Uzak Doğu, Hindistan ile Atlas Okyanusu limanlarına egemen olma isteği Avrupa devletleri arasında rekabete ve savaşlara neden olmuştur. Bu savaşların en önemlisi Otuz Yıl Savaşları’dır.

Asya’nın genel durumu 

XVII. yüzyılda Rusya, güçlü bir devlet olma yoluna girmişti. Altın Orda Devleti’nin yıkılmasıyla genişlemesinin önündeki en büyük engelden kurtulmuş Kafkasya ve Orta Asya’da egemenlik kurma çabası içine girmiştir.

Altın Orda Devleti’nin yıkılmasından sonra bu devletin toprakları üzerinde Hive, Buhara, Nogay, Kasım, Astrahan, Kırım ve Hokand gibi küçük hanlıklar kurulmuştur. Bu hanlıklardan başka, Kazak Hanlığı, Kırgız ve Kaşgar Devletleri de Orta Asya’da önemli bir siyasal güç olmuşlar ve Türk kültürünün devamlılığının sağlanmasında büyük rol oynamışlardır.

Hindistan’da hüküm süren Babür Devleti egemen olduğu bölgeleri mimari eserler ile donatarak Türk kültürünün günümüze kadar yaşamasını sağlamıştır. Hindistan’da Timur’un torunlarından Babür tarafından 1526’da kurulan Türk Devleti ise 1858 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. Babürler, Hindistan’da çok sayıda mimari eser yapmışlar, bölgede bayındırlık faaliyetlerine önem vermişlerdir. Babürler Türk kültürünün Hindistan’da yayılmasını ve günümüze kadar korunmasını sağlamışlardır.

tac.mahal
Unesco tarafından Dünya Miras Listesinde yer alan Tac Mahal’ı Babür hükümdarı Şah Cihan eşi Mümtaz Banu Begüm için yaptırmıştır.

Bir Cevap Yazın